30 Temmuz 2015 Perşembe

İstanbul'a

Yarın gece tekrar yollara düşeceğim. Bu sefer yönüm İstanbul.

Sevgilime son yazdığım mektupta, beni affedebilirse benimle İstanbul'a gelmesini istemiştim. Onunla yapmak istediğim, yapamadığım şeylerden birisi buydu.

Ortaköyden, en sevdiği yiyeceklerden biri olan kumpir alıp, Ortaköy sahilinden boğaza, Anadolu'nun ışıklarına bakmak.. İstiklalde insan seliyle beraber cadde boyunca yürümek, köhne bir barda ucuz bira ve tekila içmek.. Beşiktaş sokaklarında nereye gittiğini bilmeden taş binaların arasında süzülmek.. Başka gaylere baktım diye bana kızması, başka gaylere baktı diye ona kızmak.. Pierre Loti merdivenlerini çıkıp tepeden, "Seni yenecez ulan İstanbul" demek isterdim.

Ama yenildik be sevgilim. Bir şekilde yenildik. Kolum bacağım koptu hareket edemez oldum. Yenildim sevgilim..

Gay Mühendis

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Doğa

Konuşacak yazacak ne kaldı ki geriye. Ailemin yanına Ankara'dan döneli 3 gün oldu. Bu 3 gün ne yaptım, nasıl geçti hiç hatırlamıyorum. Sadece yaşayıp gittim.

 İlk geldiğim gün yaklaşık 15 saat uyudum. Hayatım boyunca bu kadar uyumuş olduğum gün sayısı çok azdır. Rastgele aldığım sakinleştiriciler ve uyku hapları etkili oldu sanırım. Hala erken yattığım halde, biri uyandırmasa akşama kadar, ölü gibi yatarım.

Doğa, temiz hava, saatler boyu toprak yollarda yürümek biraz iyi geliyor ama tekrar eve dönmek beraberinde huzursuzluğu, pişmanlığı, yalnızlığı getiriyor. Ne bir tanıdıkla ne de onunla konuşmak içimden gelmiyor. Sadece düşünmek, düşünmek istemediğimdeyse sadece boş boş rüzgarı tenimde hissetmek, ceviz ağaçlarının yeşil yapraklarına bakıp kuşların cıvıltılarını dinlemek istiyorum.

Bir anne kırlangıç sanki bana nispet olsun diye balkonumun köşesine yuva yapmış. Her sabah uyanıp balkona çıktığımda benim ailemin olmayacağını çığlıklarıyla yüzüme vuruyor. Yavrularını bana gösterip gururlanıyor. Ben de eyvallah deyip hayatıma devam etmeye çalışıyorum.

Eyvallah hayat..

Gay Mühendis

23 Temmuz 2015 Perşembe

Ankara'dayım

Evet Ankara'dayım. Hayat her geçen gün benim için daha da zorlaşıyor. 4 gündür buradayım ve tek dayanağım olan sevgilimle ayrıldık. Neden; çünkü yine dürüst olamadım. Her zamanki gibi sıkıntılarımı paylaşmak yerine kendi içimde halletmeye çalıştım. Ve sonuç yine güvensizlik yine ayrılık.. Bu bir başkasıyla aldatma olayı değil. Kendimi aldatmaydı. Sorunlarımı geri itmemdi.

Sigara içmek istedim ve neden içmek istediğimi ben kendime itiraf etmemiştim. (Sevgilim sigara içmemi istemiyordu ve kaç defa içmeyeceğime ve içersem söyleyeceğime yemin etmiştim. Öncelikle kendime dürüst değildim ki ona olayım.)

Şu an çok güçsüz ve yorgunum. Tatilde olan arkadaşımın evindeyim. Yalnız, konuşacak kimse olmadan dört duvar içinde belki rahatlarım diye yazıyorum. Ama nafile.. Yanımda kim olursa olsun acımı hafifletmesi mümkün değil. Fiziksel olarak da yorgunum. Bugün tek bir lokma almadım ağzıma, su içmesem mideme giren bir şey yok.

Hayat her geçen gün benim için daha da zorlaşıyor. Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Belki 1 yıl, belki yarım saat.. Sorun sadece sevgilimden ayrılmış olmam değil, sorun benim. Ben güçlü değilim. Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Benim için hayatta olmak yaşamak değil. Biliyorum ki artık yürüyen bir ölüyüm ve gerçek olmasını engelleyecek ne var diye düşünüyorum.

Neden yaşamalıyım? Neden var olmalıyım? Dünyanın bana bir ihtiyacı yok, benim kendime ihtiyacım yok. Başkalarını üzmekten, üstüne de kendimi üzmekten başka ne yaptım bu güne kadar? Ben iyilikten başka kime ne kötülük yaptım?

Kumsaldaki bir kum tanesinden bile küçük görüyorum kendimi. Yaşam üzüntüden başka bir şey getirmedi bana. Neden daha fazla yaşamayı seçeyim?

Gay Mühendis

17 Temmuz 2015 Cuma

Gerçekler 3

Aradan uzun zaman geçti.(3 hafta) Kaldığım yerden devam edeyim.

Cetad eğitimi almış Adana'daki bir doktordan randevu aldım ve bir kaç gün sonra doktora gittik. Doktor gayet ilgili ve neyin ne olduğunu bilen biriydi. Önce benimle konuştu.  Gay olduğumu nasıl anladığımı, ailemde anne ya da babamdan hangisinin daha baskın olduğunu, herhangi bir travma yaşayıp yaşamadığımı ve buna benzer şeyler sordu. Ben de her şeyi açık açık anlattım. Gerçekten beni anlayan biri ile sohbet etmek utanmadan sıkılmadan o zamanlar o kadar iyi geldi ki.. Sonra aileme bu durumu güzel bir dille açıklayacağını, sağlıklı bir birey olduğumu söyledi ve ailemi odasına aldı.

Odadan çıkar çıkmaz sevgilimi aradım. O da telaşla benden gelecek haberleri bekliyordu. Çok rahatlamıştım. Üstümden bir yük kalkmıştı. Doktor düşündüğümüzden iyi çıkmıştı. Ailem artık DÜZELECEKTİ. Onlar hep beni terapiye göndermek istiyordu. Artik terapi sırası onlardaydı.

Bir süre sonra çıktılar. Annemin yine gözü yaşlı, babam düşünceli çıktılar odadan. Bindik arabaya döndük mersine. O konu açılmadı artık o gün. Ta ki diğer güne kadar..

Diğer gün tekrar "Sen değişirsin. Kendine hakim ol. Bu ortamdan uzaklaştır kendini.." Uzun bir off çektim ki yeter artık. Kapattım konuyu geçtim odaya. Artık ne söyleyeceğim bir söz kalmıştı ne de dermanım. Bir an önce uzaklaşmalıydım bu kasvetli ortamdan. O hafta sonuna Ankara'ya bilet aldım. Sevgilimin yanına gidecektim.

Gay Mühendis